Müjde, Müjde, Müjde!
Anasayfa 111 » Kur'ân'daki İslam » Müjde, Müjde, Müjde! ---
 

Kur’ân-ı Kerim’e göre bir tek dilek; ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dilemek; cennetin anahtarı, cehennemin de kilididir.

"Ey Yüce Allah'ım! Nasıl onca ermiş evliyan varsa, ben de onlar gibi ölmeden evvel ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur benim de ruhumu Sana ulaştır. Amin."


Allahû Tealâ’nın en şerefli mahlûku olarak yarattığı insan için hedefi sadece insanın mutluluğudur. Ve Kur’ân-ı Kerim’ini bu hedefe dayalı olarak indirmiş, tüm zamanların hayat kitabında farz kılındığı üzere bütün insanlığın kurtuluşunu tek bir dileğe bağlamıştır. Bu dilek, Allah’ın Zat’ına ulaşmayı dilemektir. 

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne). O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın. 

Allah’ın katındaki en güzel sığınak, Allah’ın Zat’ıdır.  

3/ÂLİ İMRÂN-14: Zuyyine lin nâsi hubbuş şehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fıddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi).
İnsanlara, "kadınlara, oğullara, kantar kantar biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, hayvanlara ve ekinlere olan sevgiden oluşan" şehvetleri (aşırı düşkünlükleri) güzel gösterildi. Bunlar, dünya hayatının menfaatleridir. Ve Allah, O'nun katındaki en güzel sığınaktır. 

O halde varlıklar âleminin en kıymetlisi olarak yaratılan insan, sığınakların en güzeline; Allah’ın Zat’ına ulaşmayı hedef edinmelidir.

Dînin temeli, Allah’a teslimdir. Ve teslim dîninin omurgası; hidayettir. Hidayet ise kişinin bu dünya hayatını yaşarken Allah’a ulaşmasıdır. Bu yolun başlangıç noktası ise mutlak surette Allah’a ulaşmayı dilemektir.  

Bakara-186’da da Allah’ın davetine icabet etmemiz emredilmektedir.

2/BAKARA-186: Ve izâ seeleke ıbâdî annî, fe innî karîb(karîbun), ucîbu da’veted dâi izâ deâni, felyestecîbû lî vel yu’minû bî, leallehum yerşudûn(yerşudûne).
Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).

Allahû Tealâ kanununu açık ve net olarak ortaya koymuştur. Kim Allah’a yönelir de ölmeden evvel ruhunu Allah’a ulaştırmayı dilerse Allah onu mutlaka Kendisine ulaştıracaktır. 

42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm'e, Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır). 

29/ANKEBÛT-5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).
Kim Allah'a mülâki olmayı (hayattayken Allah'a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah'ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah'a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir. 

11/HÛD-29: Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne).
Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum. Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah'a aittir. Ve ben âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) tardedecek (uzaklaştıracak, kovacak) değilim. Muhakkak ki onlar, Rab'lerine mülâki olacaklar (ulaşacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum. 

O halde kim kalbi bir dilekle Allahû Tealâ’ya derse ki; “Ey Yüce Allah’ım! Nasıl bunca ermiş evliyan varsa, ben de onlar gibi ölmeden evvel ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur benim de ruhumu Sana ulaştır.” İşte bu dilek, o kişi için cennetin kapısını açan, cehennemin kapısını da sonsuza dek kapatan bir anahtar hüviyetindedir.

Allah’a ulaşmayı Dileyenler Neden Kurtuluştadır? 

Allahû Tealâ Enfâl-29’da Allah’a ulaşmayı dileyerek birinci kademe takvanın sahibi olanların günahlarını örteceğini açıkça ifade etmektedir. 

 8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir. 

Cennete girecek olanlar sevapları günahlarından en az bir derece fazla olanlardır.


23/MU'MİNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır. 

Allahû Tealâ Hucurât-14’de Allah’a ulaşmayı dileyenlerin amellerinden bir şey eksiltmeyeceğini dile getirmektedir.

49/HUCURÂT-14: Kâletil a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey’â(şey’en), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah'a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: “Teslim olduk.” deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah'a ve O'nun Resûlü'ne itaat ederseniz (Allah'a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir.” 

Rûm-31’e göre kişi ancak Allah’a yöneldiği takdirde takva sahibi olur ve takva sahibi olanların gideceği yer, Kaf-31’e göre Allah’ın cennetidir.

 30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîdin.
Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı. 


Allah’a ulaşmayı dileyenler dînde fırkalara ayrılmayanlardır ve sadece onlar, kurtuluşa ulaşacak olan mü’minler fırkasını oluştururlar.

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar. 

34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mûminîn(mûminîne).Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü'minleri oluşturan bir fırka (Allah'a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.

Zumer Suresinin 17.âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ, sahâbenin Allah’a ulaşmayı dileyerek şeytana kul olmaktan kurtulduklarını ifade etmektedir.

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele! Yunus-7 ve 8’e göre

Allah’a yönelmeyi; ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin gidecekleri yer, ebediyyen kalmak üzere ne yazık ki cehennemdir.
 

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).

İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

Murat Akgün 

 

Kur'ân'daki İslam » Müjde, Müjde, Müjde!

 
Üye Girişi
e-posta
Parola
Beni hatırla
 
Araçlar
       
facebook  googleplus  Twitter  Delicious  Digg this